Fikir7 Manset Haberler

20 Ocak, 2008

M. Kemal'i Vahdettin mi gönderdi?

Mustafa Kemal, Samsun’a giderken Sultan Vahdeddin’den destek aldı mı? Padişahın M.Kemal'e 40 bin lira verdiği doğru mu? İngiliz belgelerine dayanan çarpıcı bilgiler:
20 Ocak 2008 12:50

M. Kemal'i Vahdettin mi gönderdi?

GiRiS

Asagidaki bilgileri dikkate almadan önce, Bazi hususlarin hatirlanmasinda yarar vardir.
Sevr anlasmasinin dayatmalarina göre; Osmanli Devleti egemenligini isgalci güclere teslim etmisti ve Saraydaki Padisah Vahdettin isgalci güclerinin, burada Ingilizlerin emrinde idi.
Sevr´e göre Türk Ordusu lagvedilmis, Komutanlar görevlerinden azledilmis, Silah, ve mühimmat isgalcilerin emrine verilmisti.
Isgalle birlikte Anadoludaki Türk halki isgalcilere karsi koymaya baslamislardi bile. Görevlerinden azledilen Osmanli komutanlari; her bölgenin her yöresinde Anadoludaki bu direnis hareketlerini, kuvayy-i milliye adi verilen illegal teskilatlari kurarak altinda birlestirmislerdi. Bu teskilatlarin ihtiyaci olan silah ve mühimmat ise; isgal güclerinin zapturrapt altina aldiklari osmanli mühimmat ve silahlarinin calinmasi ile saglanmisti.
Kisacasi Osmanli ordusunun adi degistirilmisti ve kuvayy-i milliye teskilati yapilmisti. Tam disiplinli ve organizeli birliklerdi kuvayy-i milli birlikleri.
Sevr isgali ile baslayan isgale karsi istiklal savasi baslatilmis kuvayy-i milliyeciler tarafindan ve Anadolunun geneli Isgalcilerden arindirilmisti.
Her yöre, blge ve yerde yüzlerce kuvayy-i milliye teskilati vardi ve bu kurtarilmis yöreler, bölgeler ve yerler bu teskilatlarca yönetiliyordu.
Vahdettin´e göre bu kuvayy-i milliye teskilatlarini birlestirerek, bir bayrak bir devlet altina toparlamak sart idi.
1917 yilinde Filistin , 1918 yilinda Suriye Cephelerini, izin almadan terkeden, 120.000 askeri bassiz birakarak, süngülenerek öldürülmelerine neden olan ve 60.000 askerimizin esir alinarak misir´a gönderilmesine neden olan M.Kemal ise; bu gercekleri degilde, tam tersini telgrafla saraya bildirmisti.
Bu gerceklerden bihaber olan Vahdettin de basarili, muzaffer komutan zannettigi M.Kemal´i yeni Türk Devletini kurmak icin görevlendirir. (BKZ. Sander von Liman´in hatiratlari)
Yeni Türk Devletini kurma projesi, isgalcilerin aleyhine oldugundan, bu projenin baska bir proje ile kamufle edilmesi gerekiyordu.
Bu esnada Pontuslulara karsi kuvayy-i milliyeciler aman verdirtmiyorlardi. Pontuslularda ingilizlerden yardim istiyorlardi. Bunu bahane eden Vahdettin, ingilizlerden bu is icin izin ister.
Aslinda Vahdettin, Yeni bir Türk devletini kurdurmak icin, Pontus meselesini bahane etmistir.
Ingilizlerin bu ard niyetinden Vahdettinin bihaber olmalarida normaldir.
Asagidaki bilgi ve belgelerin bu isik altinda degerlendirilmesi gerekir.

***
Bülent GÜNAL'ın haberi

İNGİLİZ BELGELERİNE GÖRE CUMHURİYET TARİHİNİN BİTMEYEN TARTIŞMASI



İngiltere’deki Foreign Office’te bulunan belgelere göre Vahdeddin, Mustafa Kemal’i Samsun’a Pontus devletine engel olmak ve milli mücadeleyi başlatmak 40 bin lirayla yolladı.

Prof. Hülagü’nün İngiliz belgelerinde yaptığı çalışmaya göre Vahdeddin, Mustafa Kemal Samsun’a çıktıktan iki ay sonra İngiltere’ye iltica başvurusunda bulunmuş

Erciyes Üniversitesi Tarih Bölümü Öğretim Üyeleri’nden Prof. Dr. Metin Hülagü’nün son padişah Vahdeddin ile ilgili İngiliz belgelerine dayanan araştırması büyük ses getirmişti.

İlk kez VATAN’da yer alan belgelerle Vahdeddin’in son günleri, Atatürk ile olan ilişkisi ve gurbetteki yıllarıyla ilgili çarpıcı iddialar tarihçiler arasında da tartışmalara yol açmıştı. Prof. Hülagü’nün Londra’daki Foreign Office (Yabancılar Ofis)’te yaptığı 3 yıllık araştırma, ’Yurtsuz Padişah Vahdeddin’ adıyla Timaş yayınları tarafından kitap haline getirildi.

Kitapta ilk kez yayınlanan belgeler, çarpıcı iddialar yer alıyor.

Belgeler özellikle Sultan Vahdeddin’in tahta geçişinden öldüğü 1926 yılına kadar yaşadıklarını aydınlatırken; Osmanlı Hanedan üyelerinin 1940’lı yıllardaki sıkıntılarını, çırpınışlarını ve dünya liderlerinden ilginç isteklerini de gözler önüne seriyor. Son Osmanlı padişahı Vahdeddin ile Mustafa Kemal arasındaki ilişki her zaman büyük merak konusu olmuştu. Vahdeddin ve Mustafa Kemal aynı davaya mı inanıyorlardı yoksa can düşmanlar mıydı? Mustafa Kemal Samsun’a büyük yetkilerle giderken acaba iddia edildiği gibi Vahdeddin’den maddi bir destek de almış mıydı? Vahdeddin İngiltere’ye kaçmayı ilk olarak ne zaman planladı? Kitap İngiliz belgelerinde bu soruların yanıtlarını arıyor.

YETKİLİ GİTTİ

Samsun’a giden Mustafa Kemal’in yetkilerinin ilgili vilayetlere İçişleri Bakanlığı tarafından duyurulduğunu gösteren belge.

40 bin lira verdi

İşte büyük tartışma... Mustafa Kemal, 19 Mayıs 1919’da Samsun’a çıkarak sadece Türkiye’nin kaderini değil, dünya tarihini de değiştirmişti. Peki Mustafa Kemal, Samsun’a giderken padişah Vahdeddin’den destek aldı mı? Prof. Hülagü bu tarihi tartışmanın İngiliz belgelerine de yansıdığını belirtiyor: “Mustafa Kemal’in Anadolu’ya kimin iradesi ile gittiği ve Anadolu topraklarına kimin kararı ile nasıl ayak bastığı birçok tarihçi, siyasî ve araştırmacı tarafından henüz üzerinde mutabakata varılamayan bir konu. Ancak İngiliz belgelerine göre söz konusu iradenin sahibi Sultan Vahdeddin’in ta kendisi. Belgelere göre Vahdeddin, Anadolu’ya göndermek üzere güvendiği kumandanlar arasında Mustafa Kemal’i tercih etti. Bu vesikalara göre Vahdeddin, Karadeniz bölgesinde bir Pontus devleti oluşumuna imkân vermemek ve görünürde kuzey bölgesini teftiş etmek, esasta ise ileriki zamanlarda Türk İstiklal Harbi diye adlandırılacak olan millî direnişi örgütlemek üzere, büyük yetkiler ve 40 bin liralık bir tahsisatla 1919 Mayısı’nda Mustafa Kemal’i Anadolu’ya gönderdi!

Tahttan çekilirim

İngiliz belgelerine göre Mustafa Kemal’i Anadolu’ya para vererek bizzat Vahdeddin gönderdi. Ancak Prof. Hülagü bu iki ismin daha sonra birbirleriyle ihtilafa düştüğünü hatta ihtilafın ötesinde birbirinin amansız can düşmanları haline geldiklerini belirtiyor: ” Vahdeddin ile Mustafa Kemal arasındaki ihtilafın en önemli nedenlerinden biri Mustafa Kemal Paşa’nın Harbiye Nazırı olma talebine Vahdeddin’in İngiltere’ye danıştıktan ve reddedilmesi gerektiği cevabını almasından sonra verdiği ret cevabı da etkili olmuştur. Vahdeddin ile başta Mustafa Kemal olmak üzere milliyetçiler arasındaki anlaşmazlık ilerleyen tarihlerde daha da arttı ve uzlaşmazlıktan çıkıp çatışmaya dönüştü. 4 Ekim 1920 tarihinde Amiral Sir J. de Robeck tarafından Earl Curzon’a gizli ve hususi kaydıyla gönderilen yazıda, Vahdeddin’in milliyetçi eğilimleri bulunan bir hükümet ile çalışmaktansa tahttan çekilmeyi tercih edeceğini, zira Sultan’ın artık tahammül edemez bir duruma geldiği belirtilmiştir. “
Samimi değildi

ÖDENEĞİN BELGESİ

Mustafa Kemal’e hükümet tarafından ödenek gönderildiğini gösteren belge.

Prof. Hülagü Vahdeddin’in milliyetçilerle sonraki dönemlerdeki, diyalog oluşturma arayışlarının kendisinin de ifade ettiği biçimiyle, samimi olmadığını ifade ediyor: ”Vahdeddin Eylül 1922 tarihinde İstanbul’da bulunan İngiliz temsilcisi ile yaptığı görüşmede, oyalamak ve vakit kazanmak üzere Milliyetçilere karşı hoşgörülü bir tavır sergilemesinin İngilizler açısından herhangi bir mahzur taşıyıp taşımadığını sormuş. Bu durum ise onun bu dönemdeki uzlaşı arayışlarındaki samimiyetinin derecesini açıkça ortaya koyan bir gelişme.”

‘Bunlar bir avuç çete’

Pekİ Vahdeddin Ankara Hükümeti’nin önde gelenleri hakkında ne düşünüyordu? Prof. Hülagü, tarihi vesikalada yer alan ifadelere göre Vahdeddin milli mücadeleyi yürütenler hakkındaki düşüncelerini şöyle açıklıyor:
“Bu ’bir avuç çete’savaşta üstünlük sağlamıştır. Bu ’çete’sayıları az olmakla birlikte, halkın itaatkârlıkları, çekingenlikleri ve fakirliklerinden istifade ederek onlar üzerinde büyük bir baskı oluşturmuşlardır. Ülkenin içinde bulunduğu durumun sorumluluğu nüfusun ancak yüzde onunu teşkil eden bu ’çete’nin üzerinedir . Söz konusu ’çete’nin güç ve kuvvetleri, istikbaldeki menfaatlerini düşünen, 16 bin subayın yardımına dayanmaktadır. Yine Sultan Vahdeddin’e göre Ankara liderlerini bu ülkeye bağlayan ne kan ne de başka bağ bulunmaktadır.”
Prof. Hülagü, Vahdeddin’in milli mücadele kahramanlarının Türk olmadığı iddiasıyla ilgili şunları söylüyor: “İngiliz istihbarat kaynaklarının yaptıkları araştırmaya göre ise Refet Paşa ile çocukluktan beri arkadaş olan Mustafa Kemal ne Yahudi’dir, ne de damarlarında Yahudi kanı bulunmaktadır. Mustafa Kemal aslen göçebe bir Türk’tür. Ankara’da açılmış bulunan Büyük Millet Meclisi’nde Maliye Bakanı Reşad Bey’den başka Yahudi de bulunmamaktadır. Yine İngiliz vesikalarının nitelemesiyle Mustafa Kemal her zaman için üstün meziyetlere sahip olmuş biridir. Dahası dürüsttür ve birçok önemli makam ve görevlerde bulunduğu halde zimmetine para geçirmemiştir.”
Vahdeddin İngilizlere Mustafa Kemal’i gayet iyi tanıdığını söylüyor ve ilginç bir tanımlama yapıyor: “Mustafa Kemal’i Londra’da yirmi yahut otuz yıl kalması sağlansa yahut bir dağın tepesinde 24 saat tutulsa bile o tekrar eski haline döner.”

Zafer karşısında sessiz

Hülagü'nün Yurtsuz İmparator Vahdeddin adlı kitabında Anadolu hareketeninin başarı kazanması karşısında son padişahın tepkisi konusunda da ilginç tespitler bulunuyor: “Mustafa Kemal önderliğindeki hareketin 1922 yılında Yunanlılara karşı elde etmiş olduğu başarı karşısında Sultan Vahdeddin, kutlamada bulunması yolunda kendisine yapılan baskıları inatla reddetmiş, Ankara’nın söz konusu başarılarını kutlamaktansa sessiz kalma yoluna gitmiştir. Sultan Vahdeddin Milliyetçi hareketin 1922 yılında Yunanlılara karşı Anadolu’da elde etmiş olduğu başarıyı Milliyetçi liderlerle kendisi arasındaki mevcut anlaşmazlıklar dolayısıyla kutlamaktan kaçınmışsa da, Anadolu’da kazanılan zaferleri kutlamak yahut şehit olanların ruhlarına dua ve niyazda bulunmak üzere İstanbul camilerinde tertip edilen törenlere katılmaktan da geri kalmamıştır. Bu anlamda Anadolu’da şehit düşenler hatırasına olmak üzere 15 Eylül 1922 tarihinde Süleymaniye Camii’nde ve Ayasofya Camii bahçesinde düzenlenen törenlere iştirak etmiş, tebasıyla birlikte saf tutmuş, şehitlerin ruhu için duada bulunmuştur.”
Zafer karşısında suskun kalan ve 15 Eylül’de şehitler için okunan dualara katılan son padişah bundan iki ay sonra bir İngiliz gemisiyle İstanbul’u terk etmişti.

‘Enver Paşa’ya karşı kozuydu’

PROF. Dr. Metin Hülagü Veliahd Vahdeddin ile Mustafa Kemal arasındaki ilişkinin Birinci Dünya Savaşı öncesine dayandığını belirtiyor: “Veliahd Vahdeddin I. Dünya Savaşı sırasında Osmanlı Devleti’ni temsilen 15 Aralık 1917-4 Ocak 1918 tarihleri arasında Almanya’ya resmî bir gezi yapmıştı. Bu seyahatte kendisine Mustafa Kemal refakat etmişti. İngiliz belgelerindeki yaklaşıma göre Mustafa Kemal’in Enver Paşa ve Liman von Sanders ile olan siyasî çekişmeleri Vahdeddin’in onu Enver Paşa ve İttihat ve Terakki Komitesi’ne karşı bir denge unsuru olarak kullanmak istemesine neden olmuştu.

Savaşa sokmazdım

Vahdeddin tahta çıkmasının üzerinden 4 ay bile geçmeden 30 Ekim 1918’de Mondros Mütarekesi imzalanmıştı. Bu dönemin önemli bir diğer gelişmesi ise mütarekeden hemen sonra Osmanlı Devleti’ni savaşa sokan Talat, Enver ve Cemal Paşaların 3 Kasım 1918’de yurt dışına kaçmaları olmuştu. 24 Kasım 1918’de Daily Mail gazetesi muhabirine beyanat veren Sultan Vahdeddin, Osmanlı Devleti’nin savaşa girmesinin sorumluluğunu İttihat ve Terakki Fırkası’na yüklüyordu: ”Eğer siyasî vaziyetimizle coğrafî durumumuz ve millî menfaatlerimiz ciddi surette nazarı dikkate alınsaydı, vuku bulan teşebbüsün asla makul olmadığı açıkça anlaşılırdı. Maalesef o zamanki hükümetin basiretsizliği bizi bu badireye sürükledi ve felâketimize sebep oldu. Eğer ben makam-ı saltanatta bulunsaydım, bu elim vak’a katiyyen husule gelmezdi.

Daha 1919’da kaçmayı planladı

Vahdeddİn 17 Kasım 1922’de İngilizler’e ait Malaya adlı gemiyle İstanbul’dan kaçtı. Ancak İngiliz belgelerine göre son padişah Mustafa Kemal’in Samsun’a çıkışından kısa bir süre sonra İngiltere’ye irtica etmek için girişimlerde bulunmuş: “Vahdeddin ilk olarak Damat Ferit Paşa’nın müracaatlarıyla İngiltere’ye irtica etmenin yollarını araştırmış. Tespit edebildiğimiz kadarı ile Damat Ferit Paşa’nın gelişmelerden endişe duyarak kendisini, çevresini ve Sultan Vahdeddin’i hayatî bakımdan güvence altına alma noktasında yapmış olduğu ilk girişimlerden birisi daha 30 Temmuz 1919 tarihinde gerçekleşmiş.”

Endişe ediyoruz

İngiliz belgelerine göre Damat Ferit ile İngiliz Yüksek Komiseri Mr. Hohler arasında 30 Temmuz 1919’da önemli bir görüşme yapıldı. Prof. Hülagü, bu görüşme sırasında Damat Ferit kendisinin iktidardan ayrılması, Sultan Vahdeddin’in ise tahttan çekilmesi halinde ’şahsi emniyetleri’nden duydukları endişeyi dile getirdiğini, İngiltere’nin ise bu hususta kendilerine yardımcı olup olamayacağını Mr. Hohler’a sorduğunu belirtiyor: “Vahdeddin 4 Ekim 1920 tarihinde de İstanbul’da bulunan Amiral Sir J. de Robeck’le gizli bir görüşme yapıyor. Amiral Sir J. de Robeck, Vahdeddin ile olan görüşmesini aynı tarihte İstanbul’dan Earl Curzon’a ’çok gizli ve şahsî’ kaydıyla göndermiş olduğu telgrafında dile getirmiş. Robeck telgrafında, Vahdeddin’i istifa etmekten vazgeçirmeye çalıştığını, tahttan çekilmesi durumunda ülkesi için kullanabileceği müstakbel hizmetlerin feda edilmiş olacağından ve ortamın biraz daha içinden çıkılmaz bir duruma dönüşeceğinden üstüne basarak bahsettiğini, dolayısıyla kendisini istifa kararı almaktan vazgeçirmeye iknaya çalıştığını ifade ediyor.”

Resmi iltica talebi


FO: 371/7962 163552
Mâbeyn-i Hümayun-i Mülûkâne Serkurenâlık Dairesi
Dersaadet İşgal Orduları Başkumandanı General Harington Cenablarına
İstanbul’da hayatımı tehlikede gördüğümden İngiltere devlet-i fahîmanesine iltica ve bir an evvel İstanbul’dan mahall-i ahara naklimi talep ederim efendim

16 Kasım 1922 - Halife-i Müslimîn Mehmed Vahdeddin










Vatan

Hiç yorum yok: