Fikir7 Manset Haberler

14 Kasım, 2007

İnönü’nün, Ata’nın ölümünden bir gün sonra seçilmesindeki sır

12 Kasım 2007

İnönü’nün, Ata’nın ölümünden bir gün sonra seçilmesindeki sır

İkinci Cumhurbaşkanı İnönü’nün seçilişi, tarih kitaplarında hep geçiştirilir. Ayrıntı verilmeden “oy birliği ile seçildiği”nden söz eder. Oysa, saray entrikalarına taş çıkartacak bir dizi gelişmeler yaşanmıştı.



1930'lu yılların ikinci yarısında, Cumhurreisi Mustafa Kemal Paşa ile Başvekil İsmet Paşa arasındaki ilişkiler, artık eskisi gibi değildi.

Atatürk’ün, İş Bankası’nın 10. kuruluş yıldönümünde yaşanan bir olay, İnönü'nün canını fazlasıyla sıkar. Atatürk, Ertuğrul yatında yaplan törende bankanın genel müdürü Celal Bey’i (Bayar) göstererek, “Bilesiniz ki Mahmut Celal Beyefendi. Türkiye’nin en büyük



Atatürk Ertuğrul yatında Başvekil İsmet İnönü ve İş Bankası Umum Müdürü Mahmut Celal Bayar'la

iktisatçısıdır” der. Orada bulunan herkesten Mahmut Celal Bey'i tebrik etmesini ister.

Bu kutlamadan birkaç gün sonra, Dolmabahçe’den Ankara’ya İsmet Paşa’ya bir telgraf gider. Telgrafta, Maarif Vekili (Milli Eğitim Bakanı) Esat Bey’in görevden alması istenmektedir. Telgrafa aynı gece şu karşılık gelir:

“Gece yarısı gaflet uykusundan uyandırılarak kabinede değişiklik yapılmak istendiği haberini alan bir başvekilin, bu hususta ileri süreciği mütalaadan nasıl bir fikir selameti beklenebilir.” (Yakup Kadri Karaosmanoğlu / Politikada 45 Yıl)

Milli Mücadele yıllarından bu yana İnönü’nün en yakın dostlarından olan Yakup Kadri, 1968’de kaleme aldığı kitabında, İsmet Paşa’nın Atatürk’e karşı “içinde damla damla biriken zehrini” bu telgraf ile ortaya döktüğünü söyler.

Nitekim aradan fazla geçmez. Atatürk’ün hastalığının ortaya çıkmaya aşladığı 1937 yılının eylül ayında İnönü, Cumhuriyet Halk Partisi’nin il kongresine katılmak üzere Kastamonu’yu ziyaret edeceği bir sırada “hastalanır” ve görevi bırakmak durumunda kalır. İşin gerçek yüzü, Atatürk, bütün görevlerini bırakmasını ister.

Başbakanlık görevine Mahmut Celal Bey, önce vekaleten daha sonra da asaleten atanır. Bu sırada İsmet Paşa, Atatürk’ün talebi ile CHP’nin Genel Başkan Vekilliği görevinden de ayrılır. (CHP'nin Genel Başkanı Cumhurbaşkanı Atatürk idi)

***

1924 Anayasası’na göre, cumhurbaşkanı 4 yılda bir yapılan genel seçimler sonrasında oluşan yeni Meclis tarafından seçiliyordu.

Ülkeyi, 1935 yılında yapılan seçimler sonucu oluşan 5. Meclis ve 7. İsmet İnönü hükümeti yönetiyordu. Seçimler, İsmet İnönü’nün en güçlü olduğu bir dönemde belirlenen isimler tarafından oluşuturulmuştu.

1938 yılının yaz aylarından itibaren Atatürk’ün rahatsızlığı iyice artmıştı. İnönü, “herşeyden elini eteğin çekmiş” bir durumda Ankara’da Pembe Köşk’te “münzevi bir hayat” sürüyor gibi görünüyordu.

Atatürk’ün özel hekimi Dr. Fijense, Dahiliye Vekili (İçişleri Bakanı) Şükrü Kaya’ya hükümetin her ihtimali göze alarak hazırlanması gerektiğini söyler. 26 Eylül’de ilk komaya giren Atatürk’ün sağlığı, ikinci komanın yakında olduğunun işaretlerini veriyordu.


SOYAK'IN GÜNDEME GETİRDİĞİ SÖZLÜ VASİYET

Şükrü Kaya, Atatürk’ün sağlığı ile yaptığı basın toplantısında, kendisine yöneltilen “yeni cuumhurbaşkanı kim olacağı” yolundaki bir soru üzerine, “Meclis kimi seçerse o olacak!” karşılığını verir.

Cumhurbaşkanlığı Umum Katibi (genel sekreketeri) Hasan Rıza Soyak, Atatürk’ün bilinen yazılı vasiyetinin yanında bir de sözlü vasiyeti olduğunu söyler.

Soyak’a göre, kimin cumhurbaşkanı seçileceği elbette ki Meclis’e aitti ve akla gelebilecek ilk isim muhtemelen İsmet Paşa idi. Atatürk'ün sözlü vasiyetine göre, “İnönü’nün büyük hizmetleri olmuştu. Lakin halk tarafından pek sevilmemişti. Bundan dolayı İsmet Paşa’nın yerine başka birisinin seçilmesi gerekti”.

Soyak’a göre, cumhurbaşkanı seçilmesi gereken kişi Genelkurmay Başkanlığı koltuğunda oturan Mareşal Fevzi Çakmak idi.

BAYAR: BAŞVEKİL OLARAK BEN BİLİRDİM

Soyak’ın bu açıklamasını dinleyen Başbakan Celal Bayar, diplomatik bir şekilde Atatürk’ün siyasi bir vasiyetinin bulunmadığını, bulunsa bundan önce “Başvekil olarak kendisinin” haberi olacağını açıkladı.

Bayar’ın bu açıklaması, Pembe Köşk’ün münzevisini son derece rahatlattı. İnönü, bu sıralarda ziyaret için Dolmabahçe’ye gelmek isterse de Ankara’dan çıkması, sağlığı gerekçe gösterilerek bir şekilde engellenir.
Bir suikast ihtilamine karşı da Ankara Valisi ve Belediye Başkanı, CHP Ankara İl Başkanı Nevzat Tandoğan tarafından koruma altına alınır.

Yazar Cemil Koçak, “Türkiye’de Milli Şef Dönemi” isimli kitabında Atatürk’ün yakın çevresinin İnönü’nün siyasi alanda yeniden yükselmesine kesinlikle karşı olduğunu yazar. Yakın çevredeki isimler, bu arzularını hayata geçirecek adımlar da atar.

Atatürk'ün yakın dostu Hariciye Vekili (Dışişleri Bakanı) Tevfik Rüştü Aras, İnönü’yü Washington’a büyükelçi yapmak ister. Aras’ın planına göre, İnönü büyükelçi olursa, milletvekilliğinden istifa etmek ve Ankara’dan uzaklaşmak durumunda kalacaktı. Böylece, cumhurbaşkanı seçilmek için milletvekili olma şartından uzaklaşmış olacaktı.

Mevcut milletvekillerinin İnönü’nün elinden çıktığını bilen Dahile Vekili Şükrü Kaya’nın ise başka bir planı vardı. Meclis’in yenilenmesi için bir girişim başlattı. Falih Rıfkı Atay, Meclis’in yenilenme girişimine bizzat Başbakan Celal Bayar’ın karşı çıktığını anlatır.

İNÖNÜ'NÜN DOLMABAHÇE'DEKİ DERİN KULAĞI

Kimlerin cumhurbaşkanı adayı olacağına dair ortalıkta bazı isimler dolaşır. Bunların başında Mareşal Fevzi Çakmak, Fethi Okyar, Celal Bayar, Abdülhalik Renda (Meclis Başkanı) ve Şükrü Kaya ön plana çıkar.

İsmet Paşa, bu tartışmalar olurken, hiçbir şeyden haberi yokmuş gibi Pembe Köşk’te sessiz günler geçirir. Görünüş böyle idi. Ama bizzat Atatürk’ün hasta odasında konuşulan her şeyden nerede ise günü gününe haberdar durumda idi.

İnönü’nün Dolmabahçe’deki “derin kulağı” Sabiha Gökçen idi. Sık sık İstanbul-Ankara arasında mekik dokuyan Sabiha Gökçen, “Atatürk'ün manevi kızı” olarak, Dolmabahçe’de hiçbir sınırlama ile karşılaşmaz ve her şeyi Pembe Köşk’e ulaştırmanın bir yolunu bulur.

Atatürk, artık koma haline girmişti. İsmet Paşa, Pembe Köşk’ten uzaktan kumanda ile yürüttüğü faaliyetlerini açıktan yapmaya başlar ve 9 Kasım günü bütün milletvekillerini Ankara’ya çağırır. Atatürk’ün öldüğü günün akşamında Başbakan Celal Bayar da Ankara’ya döner.

11 Kasım sabah saat 09.30’da CHP Meclis Grubu, Başvekil ve CHP Genel Başkan Vekili Celal Bayar başkanlığında toplanır. Bayar, “Oylarınızı serbestçe vereceksiniz. Herkes istediği ismi yazsın. En çok oyu alan genel kurulda aday gösterilecek” der.

Toplantıda 323 milletvekili oy kullanır. 322 oy İnönü’ye çıkar. 1 oy da Hikmet Bayur tarafından Celal Bayar’a verilir.

MECLİS'İN ETRAFI ASKERİ BİRLİKLERCE KUŞATILDI

Aynı saatlerde bir toplantı da Genelkurmay’da yapılır. 1. Ordu Müfettişi Fahrettin Altay, bir tek ismin cumhurbaşkanı olabileceğini söyler onun da İsmet Paşa olduğunu açıklar. Altay, tümen ve kolordu komutanları ile birlikte aldığı kararı Genelkurmay Başkanı Çakmak’a bildirir.

Cumhurbaşkanlığı seçiminin yapıldığı saatlerde Çakmak ve Altay, yan yana Meclis’te seçimi izlemekte idi. Meclis’in etrafı ise askeri birliklerce kuşatılmıştı.

Oylamaya 348 milletvekili katılır. Meclis çatısı altında ise 387 milletvekili bulunmakta idi. 29 milletvekili oylamaya katılmadı. Oturuma ara verildi ve Pembe Köşk’ten İnönü davet edildi. Yeni cumhurbaşkanı alkışlar arasında genel kurula girdi. 53 yaşındaki İnönü, yemin edip göreve başladı.

İNÖNÜ'NÜN KENDİNİ SEÇTİREN BAYAR'DAN İNTİKAMI

Celal Bayar hükümetinin istifasını sundu. İnönü, yeni hükümeti kurma görevini yeniden Bayar’a verir ve yeni başbakan aynı gün yeni kabinesini açıklar. Yeni hükümetin bu hızla kurulması, Bayar-İnönü arasında önceden bir anlaşmanın olduğunu ortaya koyduğunun delili olarak gösterilir.

Yeni kabinede Şükrü Kaya ve Tevfik Rüştü Aras yer almaz. Aras’ın yapamadığını, İnönü yapar ve büyükelçi olarak Londra’ya göndererek Ankara'dan uzaklaştırır.

Aradan çok geçmeden yolsuzluk dosyaları açılır ve Başbakan Celal Bayar’a dünya dar edilir. Oğlu yazılanlara dayanamaz ve intihar eder. II. Bayar hükümeti de kısa bir süre sonra istifa eder. Böylece İnönü, muhtemel bir rakibini tasfiye etmiş olur.

Atilla İlhan, İnönü’nün cumhurbaşkanı seçilmesi ile ilgili şu değerlendirmeyi yapar:

“Babıali baskını neyse, İsmet İnönü’nün cumhurbaşkanı seçilmesi de odur. Ordu ağırlığını koymuş ve tamamiyle iktidardan tasfiye edilmiş olan İnönü, cumhurbaşkanı seçilmiştir” (Hikmet Özdemir / Devlet Krizi T.C. Cumhurbaşkanlığı Seçimleri)

İnönü, ilk yurt gezisini 6 Aralık’ta Kastamonu’ya yapar. Kendisinin seçilmesine karşı çıkan Atatürk'ün çevresine “Nerede kalmıştık” mesajını verir.


Ünal TANIK
tanik@haber7.com

NOT: Bu yazı yayınlandıktan sonra Celal Bayar'ın torunu Demirtaş Bayar'dan bir mail aldım. Demirtaş Bayar, Bayar'ın oğmunun intihar ettiği iddialarını reddediyor. Torun Bayar'ın açıklaması şöyle:

"Sayın Ünal Tanık,

"İnönü'nün, Ata'nın ölümünden bir gün sonra seçilmesindeki sır" yazınızı okudum. Bu yazıda Bayar'ın oğlunun intihar ettiğini belirtiyorsunuz. Bu yalnıştır. Refi Bayar uzun zamandır hasta idi ve en son hastahaneye kaldırıldığı vakit kalbinin arızalı olduğunu belirttiler. Doktorları uzun zaman hastalığını takip etmişlerdir ve hastahanedeki vefatını katiyetle intihar olarak belirtmemişlerdir. Doktor ve hastahane raporları mevcuttur. Vefat kaydı da mevcuttur.

Demirtaş Bayar"

Hiç yorum yok: