Fikir7 Manset Haberler

29 Temmuz, 2007

Meclis, Sezer’i Yüce Divan’a göndermelidir!

Ali İhsan KARAHASANOĞLU

Seçim öncesinde sürekli eleştirdik; PKK’lı teröristlerin Cumhurbaşkanı Necdet Sezer tarafından affedilmesinin yanlışlığını dile getirdik. Öyle ki, affedilen teröristlerin, tekrar dağa çıkıp, askere kurşun sıkarken yakalandığı bile oldu. Anayasa bize dava açma hakkı vermemiş ki, dava açıp, af kararlarını iptal ettirelim. Anayasa 105. maddesi diyor ki; “Cumhurbaşkanının resen imzaladığı kararlar ve emirler aleyhine Anayasa Mahkemesi dahil, yargı mercilerine başvurulamaz.” Dolayısıyla Sezer 200’ü aşkın teröristi, Anayasa’daki af yetkisini kullanarak serbest bıraktırdı. Evet, cumhurbaşkanına bir takdir hakkı veriyor Anayasa.. Hangi suçtan olursa olsun, sağlık durumu, cezaevinde kalmasına imkan vermeyen mahkumları cumhurbaşkanının af yetkisi var... Dolayısıyla, af yönündeki tercihi, kendisinin takdir hakkı kapsamında. Ama önüne gelen yüzlerce atama yazısını geri çeviren, onlarca kanunu, Anayasa değişikliğini veto eden bir cumhurbaşkanı, teröristlerin affına sıra gelince, hemen hepsine olumlu yaklaşıyorsa, “takdir hakkı”nın kullanımında bir sorun var demek değil midir? Yıllarca şu ilçede kaymakamlık, bu ilçede vali yardımcılığı yapmış birisini, bir ilimize vali olarak atamak istiyorlar.. Kararname Sezer’den geri geliyor. Yıllarca kamunun değişik birimlerinde bürokratlık yapmış bir isim, bir başka kamu kurumunun üst yönetimine getirilmek isteniyor; sanki yoldan geçen birisi alınıp bir kamu kurumuna getirilmek isteniyormuşcasına, atama geri çevriliyor! Bu yolda, TRTGenel Müdürlüğü’ne yıllarca genel müdür atanamadı. EmniyetGenelMüdürlüğü’ne, birçok büyük ilimizin valiliğine, birçok kamu kurumunun üst düzey yöneticiliğine atama yapılamadı. Hatta Merkez Bankası Başkanlığı’na atamada bile, sayınSezer’in önüne giden üçüncü isimde onay alınabildi. Bu kadar titiz bir cumhurbaşkanı, teröristlerin affında, önüne gelen hemen her dosyada “Uygundur. Serbest bırakılsın” diyorsa, burada biraz durup düşünmemiz gerekmez mi? Düşünüp, bu uygulamanın hukuk önünde sorgulamasının yapılması gerekmez mi? Diyeceksiniz ki, “Cumhurbaşkanı’ndan ne hesabı sorulabilinir ki? Anayasa gereği cumhurbaşkanı sorumsuz değil mi?” Evet, genel ilke öyle.. Ama her kuralın bir istisnası olduğu gibi, bu kuralın da bir istisnası var.. Anayasa’nın 105. maddesinin son fıkrası, cumhurbaşkanının ne zaman ve nasıl sorumlu tutulacağını belirtiyor. Evet, işlemlerini iptal ettiremezsiniz ama, cumhurbaşkanını da cezai suçlamaya muhatap edebilirsiniz. Nasıl mı? Prosedürü kısaca seçim öncesinde hatırlatmış, TBMM’de dörtte üç çoğunluk sağlandığında, Sezer’in Anayasa Mahkemesi’nde yargılanmak üzere suçlanabileceğini belirtmiştik. Şimdi seçim sonuçları önümüzde. AKParti 341. MHP 71.. Ancak MHP’nin bir milletvekili, trafik kazasında vefat etti. MHP’nin milletvekili sayısı 70’e indi. 341+70=411.. Hemen Anayasa’nın 105. maddesinin son fıkrasına bir bakalım: “Cumhurbaşkanı, vatana ihanetten dolayı, Türkiye Büyük Millet Meclisi üye tamsayısının en az üçte birinin teklifi üzerine, üye tamsayısının en az dörtte üçünün vereceği kararla suçlandırılır.” Demek ki, Sezer’in Anayasa Mahkemesi’nde yargılanmak üzere suçlanabilmesi için, TBMM’nin üye tamsayısının dörtte üçünün oyu gerekli. Sezer’in, önüne gelen birçok kararnamede takdir hakkını olumsuz yönde kullanarak geri çevirdiği bilinmesine rağmen, teröristlerin affında takdir hakkını hemen hemen tamamında olumlu kullanması sebebiyle yargılanmasının istenmesine, MHP’nin de katkı sağlayacağı açık. Ancak AKP ile MHP’nin toplam milletvekili sayısı 411’de kalıyor. Anayasa ise, Sezer’i Anayasa Mahkemesi’ne göndermek için, en az 412 milletvekilinin oyunun gerekli olduğunu belirtiyor. Tam sınırda kalmışlar demeyin. BBPGenel Başkanı sayın Muhsin Yazıcıoğlu da var. Şimdi tamam oldu işte 412.. “Hükümetin seçmenine verdiği vaadlerin gerçekleştirilmesinde engellemede bulunmanın bir müeyyidesi olmayabilir. Ama, siz de, önünüze gelen her terörist dosyasını affetmeye mecbur değildiniz sayın Sezer” denilerek, Sezer’in Anayasa Mahkemesi’nde yargılanması sağlanabilir. Kendi atadığı hakimler, bağımsız bir yargılama yapabilir mi? Yapar veya yapamaz, böylece sistemin eksiklikleri ortaya çıkmış olur. En azından Anayasa’nın bazı maddelerinin değişmesi zorunluluğu daha iyi anlaşılır. Bence, TBMMbaşkanını seçmek birinci vazife ise, Sezer’i yargılanmak üzere Anayasa Mahkemesi’ne göndermek de ikinci vazife olmalıdır.Bu yazı 2201 defa okunmuştur.

Vakit

Hiç yorum yok: