Fikir7 Manset Haberler

23 Eylül, 2007

Kartel Medyasi ve PKK


ISTE O FOTOGRAF !



http://www.vakit.com.tr/index.php?sayfa=haber&haber=5794 den alinmadir






AKREDİTE MEDYA DAĞDA, PKK İLE PAZARLIKTA Genelkurmay'dan akredite kartel medyasının, Van Savcısı Ferhat Sarıkaya'yı neden hedef tahtasına oturttuğu şimdi anlaşıldı... Çünkü, Şemdinli iddianamesinde, kartel temsilcilerinin PKK ile pazarlığını gösteren deliller var

Şemdinli olaylarını soruşturan Van Savcısı Ferhat Sarıkaya’yı hedef tahtasına oturtan akredite gazetelerinin de Şemdinli iddianamesine girdikleri anlaşıldı. Akredite gazetelerinin 1994 yılında Kulp Dağı’nda PKK ile pazarlığa oturdukları ve PKK’nın talebi üzerine dört ay Diyarbakır’da basının çalışmalarını durdurduğuna iddianamede yer verildi.
Şemdinli iddianamesine yansıyan ifadeleri ile gündemi sarsan Mehmet Ali Altındağ, Savcı Ferhat Sarıkaya tarafından kaleme alınan iddianamedeki ifadesinde; Hürriyet, Milliyet ve Sabah gazetesi temsilcilerinin 1994 yılında Kulp’ta PKK yöneticileri ile bir zirve yaptıklarını anlatıyor. Zirve sonrası ulusal basının 4 ay Diyarbakır’a giremediğini ve burada görev yapan Hürriyet, Milliyet ve Sabah gazeteleri temsilciliklerinin faaliyetlerini durdurduklarını belirten Altındağ, kendisinin bu anlaşmaya rağmen devlet yanlısı yayınlarını sürdürdüğünü, örgütün talimatına boyun eğmediğini kaydediyor.
PKK KAMPINDA AÇIK OTURUM
Mehmet Ali Altındağ, ifadesinde “Açıkoturum yapıyorlar dağ başında, dağda yani, Kulp Dağlarında, bunların başını da çeken Semdin Sakık. Bunlar diyorlar ki, artık biz Diyarbakır’ı bölge olarak teslim aldık, siz kesinlikle ulusal basını Diyarbakır’a sokarsanız, basın şey yazacak, basını sokmayın buraya. Onlar da söz veriyorlar sokmayacaklarına” dedi. Altındağ ifadesini öyle sürdürüyor: “Milliyetin temsilcisi, Hürriyetin temsilcisi. Tabiî, bunlar hep bölge temsilcileri, Sabahın temsilcileri.. Açık ve net olarak diyorlar ki, bak siz ölümünüzü gözönüne alırsanız, Diyarbakır’a gazete girsin! Herkes kepenk çekti, gazete girmedi Diyarbakır’a. Bak burada resimleri var, dağdaki oturma resimleri var. O resimler burada var. Ben size vereyim. Dört ay boyunca ulusal basın Diyarbakır’a sokulmadı. Ama, benim gazetem çıktı.”
Konu ile ilgili Vakit’in sorularını cevaplandıran Mehmet Ali Altındağ ifadesine sahip çıktı. Altındağ şunları söyledi: “1993-1995 arası PKK bir işaretiyle, kepenkleri kapattırıyordu. Bir gün PKK, gazetelerin bürolarının kapatılması, dağıtımlarının durdurulması için emir verdi. Bir baktık; Milliyet’in, Hürriyet’in, Sabah’ın temsilcilerinin kaçırıldığı yönünde, bir haber geldi. Halbuki baktık; kaçırma yok. Sonra ortaya çıktı; PKK’nın önde gelenleri ile kampta buluşmuşlar. Orada, yazılı değil, sözlü bir anlaşmaya varılmış. Burada, 4 ay bu gazetelerin büroları açılmadı. Ama, biz bu 4 ay boyunca Pazar günü dahil olmak üzere çıkmaya devam ettik. Bütün tehlikeleri göz önüne alarak çıktık. O günlerde, bizim gazeteyi Emniyet dağıtıyordu. Devletin hatırı için fedakarlık yaptık. Biz devletin böyle yanlısıyken, bakın başımıza gelenlere… 1993, 1994, 1996, 1997’de her sene başı şantiyelerimiz yıkılıyor, makinelerimiz yakılıyor, bombalanıyoruz, andıçlara maruz kalıyoruz. Sanki, bize ‘niye devletin yanında yer aldın’ diye soruyorlar, sanki bizi bunun için suçluyorlar.”
PKK kampında gazetecilerle yapılan görüşmeye Hürriyet gazetesi adına temsilci İhsan Dörtkardeş, Milliyet gazetesi adına temsilci Ertuğrul Pirinçcioğlu ve Sabah gazetesi adına temsilci Ertan Yurttaş’ın katıldığı öğrenildi.
TOPLANTIYA KATILANLAR ANLATIYOR
PKK yetkilileri ile akredite gazetelerin temsilcilerinin örgüt kampında buluşması olayı, toplantıya katılan gazeteciler tarafından da doğrulandı. Milliyet gazetesi temsilcisi olarak PKK’nın daveti üzerine Lice yakınlarındaki kampa giden gazeteciler arasında kendisininde bulunduğunu belirten Ertuğrul Pirinçcioğlu, “10 saat dağda kaldık. Bizden haber yapmamamız istendi. Görüşme ardından Milliyet ve Hürriyet iki ay bütün büroları kapattılar. İki ay Diyarbakır dışına çıktım. Bu görüşmeden dolayı hakkımızda DGM tarafından soruşturma başlatıldı, ama sonradan dava açılmadı. Bunu üzerinden 12 yıl geçmesi ardından tekrar gündeme getirenler, ortalığı karıştırmak istiyorlar” şeklinde konuştu.
Diyarbakır temsilcisi İhsan Dörtkardeş ile birlikte PKK kampındaki toplantıya katılan Hürriyet Muhabiri Naci Sapan ise görüşme talebinin Güneydoğu Gazeteciler Cemiyeti’ne gelen iki PKK’lıdan geldiğini, daha sonra PKK’lılar tarafından Lice yakınlarındaki bir kampa götürüldüklerini belirtti. Sapan şunları söyledi: “Baskıcı bir yöntemle oraya gitmedik. Biz eyalet sorumlusu Şemdin Sakık’ı beklerken, karşımıza Çekdar çıktı. Basının üstlendiği rolü beğenmediklerini, Diyarbakır’da çalışmayacağını, çalışıldığı taktirde sonucuna katlanacağımız söylendi. Fakat hiçbir sözleşme yapmamız, evrak imzalamamız sözkonusu değildir. Dağdan indikten sonra İstanbul’a gelerek gerekli mesajı merkeze ilettik. Bürolarımız bir süre kapalı kaldı ama 4 ay çalışmadığımız doğru değil.”
Toplantının yapıldığı dönemde Hürriyet bürosunda muhabir olarak çalışan Faruk Balıkçı da 4 ay büroya gitmediklerini ve haber yapmadıklarını doğruladı.
NİYE GEREKLİ TEPKİYİ
GÖSTERMEDİLER?..
Akredite medya organları, o günlerde PKK’nın bu zorbalığına, basın özgürlüğünün hiçe sayılmasına, ciddi mânâda tepki göstermediler. Medya organlarının İstanbul yönetimleri, PKK iradesine teslimiyeti tercih ettiler

Hiç yorum yok: