Çapanoğlu İsyanı
Çapanoğlu isyanı; Milli Mücadele yıllarının başında çıkan bir olaydır. Bu hareket, Çapanoğulları ailesi dışında başlamış, daha sonra bir anlamda bu aile, isyanın içerisine çekilmiştir. Bu nedenle de bu olaya "Yozgat İsyanı" değil de "Çapanoğlu isyanı" denilmiştir. Bu geniş ailenin sadece bir kısmı isyana teşebbüs etmiş, diğerleri tamamen olayın dışında kalmıştır. Zaten, Yozgat halkı da bu olayı hiç benimsememiş, hatta Milli Mücadele'nin başarıya kavuşması için gayret sarf etmiştir. Çapanoğlu İsyanı'nın lideri konumunda olan Edip, Celal ve Halit Bey'ler Çapanoğlu Süleyman Bey'in üçüncü kuşaktan torunu olan Hacı Osman Nuri Bey'in oğullarıdır. Hacı Osman Nuri Bey'in dördüncü oğlu olan Salih Bey ise, bu hadisenin tamamen dışında kalmıştır.
Çapanoğlu İsyanları'nın genel olarak 3 sebebi üzerinde durulur:
1- Çapanoğlu Celal Bey'lerin İttihat ve Terakki Partisi'nin kötü muamelelerine maruz kalmaları nedeniyle Anadolu'nun kurtuluşu için başlatılan Milli Kurtuluş hareketini bir İttihat ve Terakki hareketi olarak değerlendirmeleri
2- Daha önce Anadolu'daki ayanlar arasında en güçlü olan bu ailenin nüfuzu oldukça büyüktü. Son zamanlarda nüfuzunu yitiren bu ailenin tekrar aynı güce ulaşmanın yollarını aramış olmaları
3- Yozgat'ta daha önceleri "Celali, Baba Zünnûn ve Baba'i" gibi isyanlar da yaşanmıştır. Bu isyanların hemen hepsi çeşitli inançların istismarı şeklinde ortaya çıkmış olup, mevcut idareyi ele geçirmek gibi bir hedefleri de yoktur. Çapanoğlu İsyanı'nı da bir an böyle düşünülecek olursa, bunların Kuvâ-yi Milliye'yi desteklemeleri gerekirdi. Fakat durum aksine tezahür ettiğine göre bu hadisenin sebebinin farklı olduğu açıkça ortaya çıkmaktadır.
Mustafa Kemal Paşa Erzurum ve Sivas Kongrelerinden sonra Ankara'ya gelerek "Heyet-i Temsiliye"nin Kuva-yı Milliye hareketini tam olarak yürütebilmek için Milli Kurtuluşa taraftar görünmeyen bazı kişileri görevlerinden almıştır. Bu kişiler arasında, Afyon Mutasarrıfı Çapanoğlu Celal Bey'in yerine Muhasebeci Arif Hikmet Bey, Yozgat Mutasarrıf vekili olarak tayin edilmiştir. Heyet-i Temsiliye Ankara'da bir toplantı yapmış, yönetimi daha esaslı ve sağlam temeller üzerine oturtmak amacıyla 19 Mart 1920'de her tarafa telgraflar göndererek, bu iş için temsilci seçilip gönderilmesini istemiştir. Çapanoğlu Celal ve Edip Bey'ler bu seçime, Padişaha bir isyan olarak değerlendirerek karşı çıkarılsa da, Yozgat Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti, Çapanoğullarının bu itirazlarını dikkate almadan temsilcileri seçmişlerdir. Bölgedeki ilk huzursuzluklar Yozgat dışında, Yenihan (Han-ı Cedit=Yıldızeli)'da ortaya çıkmıştır. Yenihan İsyanını başlatanların ele başısı durumunda olan Postacı Nazım ve Kara Mustafa adlı iki kişi, Yıldızeli-Akdağmadeni arasındaki köylerde dolaşarak, İstanbul Hükümeti lehine propaganda yapmaya başlamışlardır. 14 Mayıs 1920'de Yıldızeli-Kaman Köyü'nde toplantı yapan Postacı Nazım ve adamları Ankara Hükümetine karşı isyan ettiklerini ilan ederler. Bu olaylar karşısında hiç bir tedbir alamayan Yıldızeli Kaymakamı görevinden alınarak, yerine Jandarma Kumandanı İshanı Bey vekaleten atanır. Yıldızeli'ndeki olayların gün geçtikçe büyümesi üzerine buraya Sivas'tan bir süvari bölüğü gönderilirken asilerde boş durmuyor halkı sürekli kendi emelleri doğrultusunda Milli Hareket'le ilgili olmayan sözlerle zehirlemeye devam ediyorlardı. Durumun gün geçtikçe kötüye gittiğini gören Sivasi 3. Kolordu Komutanı Albay Hüseyin Selahattin Bey, piyade taburunu Jandarma Binbaşı Kemal komutasında Yıldızeli'ne, 10.Alayın ikinci taburunu Zile'ye ve Tokat'ta bulunan 3. taburu da yine Yıldızeli'ne gönderir. Hadise oldukça büyümüş, bölgenin tamamını sarmış ve bu isyanların önlenebilmesi için bir hayli güçlük çekilmiştir. Ayaklanmalar üzerine gönderilen düzenli birlikler başarılı olamayınca Sivas Müdafaa-i Hukuk üyesi Halil Bey, 27-28 Mayıs 1920'de Yıldızeli'nden "Her tarafta idare makamları atıl ve ruhsuzdur. Acele imanlı ve fedakar kimseler idare başına geçirilmezse durum çok tehlikeli bir hal alacaktır" diye heyet-i Temsiliye'ye bir telgraf gönderir. Aynı günlerde Erkan-ı Harbiye idare başına geçirilmezse, durum çok tehlikeli bir hal alacaktır." demiştir. Aynı günlerde Erkan-ı Harbiye-yi Umumiye Reisi Albay İsmet Ankara'dan gönderdiği emirde: "Kaymakam ile birlikte mahalli bir kuvvet teşkiline başlanmasını ve bu kuvvetin silahlarının Kayseri Askerlik Dairesi Başkanlığından istenmesi için Akdağmadeni Askerlik Şubesi Başkanlığına talimat verilmiştir." diyerek, bu bölgenin huzurunun sağlanması için yine bölgedeki kuvvetlerden istifade edilmesinin istemiştir. Çünkü, bu yıllarda Batı Anadolu'da Yunan ilerleyişi ile uğraşılmakta ve askeri gücün iç bölgelerde kullanılması istenmekteydi.
Bu arada Mustafa Kemal Paşa, Yıldızeli ve Zile'de bulunan bazı kişileri uyarma ve olumlu fikirler aşılamak için bunların lideri konumunda bulunan Çelebi Efendi'nin harekete geçirilmesi istemiştir. Bununla ilgili olarak Mucur Askerlik Şubesi Başkanlığı'na talimat gönderilmiştir. TBMM üyesi olan Bektaşi Şeyhi Çelebi Efendi, hasta olduğunu beyan ederek böyle bir yardıma katılamayacağını ifade etmiştir. Ankara çevresinde bulunan kuvvetlerin Düzce isyan bölgesine gönderilmesi, Sivas'taki 3. Kolordu'nun önemli bir kısmının da Pontuşçuları takip etmesi, eldeki diğer taburların da ancak, şehirlerin iç emniyetini koruyacak durumda olması nedeniyle isyan bastırılamamış, Sivas ve Tokat gibi büyük şehirler de tehlikeye düşmüştür. Bunun üzerine İsmet Paşa, Kazım Karabekir Paşa'ya bir telgraf göndererek, isyanın bastırılması için süvari birliği istemişse de, doğudaki Ermeni Meselesi yüzünden bu birlik gönderilememiştir. Duruma müdahale etmek için Gaziantep çevresinde bulunan Kılıç Ali Bey, 80 kadar adamıyla beraber 1 Haziran 1920'de Yozgat'a gönderilmiştir. Mehmet Hulusi Efendi ,Yozgat'a gelen Kılıç Ali Bey'e Çapanoğullarının tutumlarını anlatmış, Kılıç Ali Bey de bir tedbir olması amacıyla kendisine anlatılanları Ankara'ya bildirmiştir. Celal ve Edip Bey'lerin evlerini de göz hapsinde tutmaya başlamıştır. Yozgat'ta olup bitenleri öğrenen Çapanoğlu Halit Bey, oturduğu Arapseyfi Köyü'nden Yozgat'a gelmeye karar verince, işlerin büyüyeceğinden endişelenen Kılıç Ali Bey, müfrezesini alarak Boğazlıyan'a çekilmiştir. Mustafa Kemal Paşa, Çapanoğullarının tutumlarından tatsız bir sonuç çıkmaması için, Yozgat Mebuslarından; Çapanoğullarının, memleketin içinde bulunduğu durumu anlatmalarını ve bu yanlış tutumlarından vazgeçmelerini sağlamalarını istemiştir. Bunun üzerine Süleyman Sırrı ve Rıza Bey'ler Yozgat'a gelmişler durumu Çapanoğullarına anlatmışlarsa da, onları ikna edememişlerdir. Bu tavır üzerine olaya karışan Çapanoğullarının tutuklanarak Ankara'ya gönderilmesi istenmiştir.
Erkan-ı Harbiye-yi Umumiye Reisi Albay İsmet, 7 Haziran 1920'de Sivas'taki 3. Kolordu Komutanı Albay Selahattin Bey'e bu tutuklama emrinin yerine getirilmesi için duyuruda bulunmuş, Selahattin Bey de görevin ifası için Yozgat Mutasarrıf Vekili Arif Hikmek Bey'i görevlendirmiştir. Arif Hikmet Bey Çapanoğullarının adamı olduğundan bu haberi Celal ve Edip Bey'lere duyurması üzerine, bu kişiler 8 Haziran 1920'de ailelerini de yanlarına alıp, Yozgat'ı terkederek Sorgun (Köhne)'a giderek, küçük kardeşleri Halit Bey'in güçleriyle birleşmişlerdir. Ertesi gün Yozgat'ta sıkıyönetim ilan edilir ve Komutanlığına da Kılıç Ali Bey getirilmiştir. Yozgat'ın dışında bulunan ve isyan etmeye karar veren Çapanoğulları yanlarına taraftar toplarken, Tokat ve Zile dışında bulunan Postacı Nazım ile de irtibat kurmak suretiyle ondan yardım almayı düşünürler. Çapanoğulları, 13 Haziran 1920'de Sorgun'u, 14 Haziran'da da Yozgat'ı ele geçirirler. Yozgat'a giren kişilerin elebaşıları arasında Çapanoğlu Celal ve Edip Bey'ler ile Halit Hakkı, Salih Şekip, Mahmut İhsan ve Muhlis gibi kişiler de bulunmaktaydı. Zaten, olayı organize edenler de bunlardı. İsyancılar, 23-24 Haziran'da Boğazlıyan'a saldırarak, Kılıç Ali Bey'in buradan çekilmesine neden olurlar. Bu olay isyancılara cesaret vermiş, çevreden kendilerin yeni katılımlar olmasını sağlamıştır. Asilerden bir grup da, 16 Haziran'da Alaca'yı ele geçirir.
Çapanoğlu İsyanı; Sivas tarafından Karaman, Çamlıbel, Boğazlıyan; kuzeyde, Tokat- Zile; ve kuzeydoğuda ise, Alaca çevresine yayılmıştı. Ayaklanma oldukça ciddi boyutlara ulaşmış, Ankara'yı tedirgin etmişti. İsyan bölgesine gönderilen derme çatma ordu kalıntıları hiç bir başarı sağlayamadıkları gibi, yer yer de dağılmışlardır. Bu isyanın uzun sürmesinin nedenleri başında, Ankara'nın elinde muntazam bir gücün bulunmaması, isyan eden kişilerin de bu vatanın evlatları olması nedeniyle, boş yere kardeş kanının akıtılmak istenmemesi ve Batı Anadolu'da Yunanlıların her geçen gün biraz daha topraklarımızda ilerleme tehlikesidir gelmektedir. Ayrıca, İngilizlerin yaptırdığı olumsuz propagandalar da bunda etken olmuştur. 19 Haziran 1920'de Erkan-Harbiye-yi Umumiye'nin aldığı bir kararla, Çerkez Ethem Ankara'ya çağrılmış ve Çapanoğlu İsyanını bastırmaya memur edilmiştir. 20 Haziran 1920'de Ankara'dan hareket eden Çerkez Ethem, 23 Haziran sabahı Yozgat'a ulaşır. Yozgat'ta öğleye kadar yapılan çarpışmalar neticesinde şehir ele geçirilir. Yozgat'ın ele geçirilmesi sırasında Çapanoğulları şehri terkettiklerinden dolayı yakalanamazlar. Şehirdeki çarpışmalara, Ermeniler de isyancıların safında yer almış, hatta bir türlü teslim olmayan Ermeniler, ancak evlerinin yıkılması sonucunda teslim olmuşlardır. Çerkez Ethem, Yozgat'a tamamen hakim olduktan sonra Hıyanet-i Vataniye Kanunu'na dayanarak bir Askeri Mahkeme kurarak, rolü bulunanları cezalandırmıştır. Çerkez Ethem, Yozgat'tan kaçan isyancıların Alaca'da toplandığı haberini alınca, Yozgat'ta 200 kişilik bir kuvvet bırakarak, 24-25 Haziran 1920 gecesi Alaca'yı kuşatmış, ertesi günü de kazaya hakim olmuştur. Alaca'da tutunamayacaklarını anlayan asiler, bu defa da savunması daha elverişli olan Yozgat-Alaca yolu üzerinde sarp bir boğazda bulunan Arapseyfi'de toparlanmaya başlamışlardır. Asilerin düşüncesi, Ethem'in asıl kuvvetlerinin Alaca'da bulunması sebebiyle Alaca'dan Yozgat'a dönerken bu geçitte onu pusuya düşürerek yenmekti. Bu durumun farkında olan Ethem, Alaca'da iki gün kalarak, asilerin tamamının Arapseyfi'de toplanması için onlara zaman kazandırmak istemiştir. Çerkez Ethem böylece, asilerin hepsini bertaraf edecekti. Nihayet, 27 Haziran günü Alaca'dan ayrılan Ethem önden küçük bir kuvveti ileri sevk ederek asillerin mevzîlendiği yerleri tespite çalışmıştır. Durum, Ethem'in düşündüğü gibi gerçekleşince, boğazın etrafını sararak, asileri iki ateş arasında bırakıp direnişlerini bertaraf etmiştir. Böylece, asilerin direnme gücü Arapseyfi'de kırılmıştır. Mustafa Kemal Paşa, Ethem'e bir telgraf göndererek, onun bu başarısını kutlamıştır. Çerkez Ethem, Arapseyfi'de asilerin direnişini kırdıktan sonra arta kalanların da ortadan kaldırılması için 27 Haziran 1920'de Çolak İbrahim komutasındaki 2. Kuvve-Seyyare kuvvetleri batıdan ve Albay Refet Kuvvetleri kuzeyden gelerek, bölgenin emniyete kavuşmasını sağlamışlardır.
YOZGATA konulan ambargonun tek sebebi yanlış bilinen ve tüm türk halkına yalan söylenen tarihe kara harflerle yazılan ÇAPANOĞLU ayaklanmasıdır .Bu aykalanma tüm YOZGAT a itaf edimiş bununacısı vatan sever yozgatlılardan çıkarılmıştır.Şimdi şuan hala yozgat a ambargo vardır bunu kimse bilmiyor söyleyemiyor ama biz yani burada yaşayanlar bunu görebiliyorum.Burakında büyyelim burakında kendimizi bulalım çekin artık pis ellerinizi üzerimizden.
Fikir7 Manset Haberler
09 Aralık, 2007
Yozgat Ambargosu - Atatürk
Yazar: mim Tarih: 9.12.07
Eklentiler: kilic ali bey
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder