Fikir7 Manset Haberler

22 Ekim, 2005

TÜRKCE EZAN

Tam 55 yıl �nce okunan bir ezan icin halk sokaklara d�s�ld�. G�zler minarelere cevrildi. Ve ilk 'Allahuekber' nidasiyla birlikte �lkeyi bir g�zyasi seli kapladi...

Tarihci yazar Doç. Osman �zsoy, o günün hikayesini bakin nasil anlatiyor:

Türkiye´yi aglatan ezanlar ...

Tam 55 yil önce bugün, yani 16 Haziran 1950 de, 1933 yilindan beri T�rkce olarak okutulan ezanin Arapca orijinal haliyle okunabilmesine imkan saglayan kanun Mecliste kabul edildi.


Meclisin aldigi karar radyolardan ilan edilince, Türkiye nin dört bir yaninda halk sevincten sokaklara döküldü. Tüm gözler minarelere cevrildi ve ilk ezan sesi beklenmeye baslandi. Halk sevincten çılgına döndü. Gözyaslari tüm Türkiye´de sel olup akti.


O gün ne oldugunu ayrintili anlatacagim. Ama önce, o g�nlere nasil gelindigine bir bakalim.

Diyanet isleri Baskanligi, 18 Temmuz 1932 tarih ve 636 sayili genelge ile, ezan ve kametin birkac ay icinde Türkce okunacagni bildirdi.

iste o Türkce ezan ...

Aralarinda Hafiz Burhan, Sadettin Kaynak, Hafiz Nuri gibi isimlerin bulundugu komisyonun cevirisini yaptigi "Türkce ezan" metni söyleydi:

Tanri uludur, Tanri uludur

s�phesiz bilirim, bildiririm
Tanri�dan baska yoktur tapacak.
s�pphesiz bilirim, bildiririm
Tanri�nin elcisidir Muhammed.
Haydin namaza, haydin namaza
Haydin fela�ha, haydin fela�ha
Tanri uludur, Tanri uludur
Tanri�dan baska yoktur tapacak."

Ezanin T�rkce ye cevrilmeyen tek kelimesi "felâh" oldu. Sebebi, halkin �felach" kelimesinin �kurtulus" anlamina geldigini bilmemesini saglamak ve �haydin kurtulus�a " manasina gelecek bir cagrida bulunmamakti.

Yasanın 17 Haziran 1950 tarihli resmi gazetede yayınlandığı gün, aynı zamanda Ramazan ayının da ilk g�n�yd�. Bu durum halktaki duygu yogunlugunu daha da artirdi.

O g�n T�rkiye �nin d�rt bir yaninda yasananlar, basli basina ansiklopedik bir kitap olur. O g�n T�rkiye�nin d�rt bir yaninda, cami sayisinca bir sevinc yumagi, insan sayisinca mutluluktan aglayan bir y�rek vardi.


Fethullah G�len o g�nleri anlatirken sunlari s�yler: �Ben o zaman Erzurum'daydim. Ekin mevsimiydi. 1950'nin Ramazan ayi idi. Vakit ikindi vaktiydi. insanlar kurbanliklarini hazirladi. M�ezzin efendi minareye cikti. M�ezzin "Allahu Ekber" deyince �yle bir bagristilar ki, millet sevincinden hickiriklara boguldu. Ardindan kurbanlar kesildi.

Antalya Aksekili isadami Ali Katircioglu; �Bir cuma g�n� idi, ikindi kiliyordum, ilan ettiler �bug�n ezan okunacak' diye. Herkes sokaklara d�k�ld�. O cuma g�n� Allahu Ekber, Allahu Ekber diye duydugum o ilk ezani asla unutamiyorum. Demokratiklesme dediniz de, benim icin en b�y�k demokratiklesme iste o ezandir" der.

O g�n istanbul�da neler oldugunu, ayni g�nlerde Ey�p�te asker olan babamdan dinlemistim. Ezanin orijinal haliyle okunacagini haber alan istanbullularin Ey�p camii avlusunu doldurdugunu ve herkesin ezani dinlemek icin g�zlerini minareye diktigini s�ylemisti. Minareden, �Allah Ekber, Allahü Ekber’’ sesleri yükselmeye başladığı andan itibaren, insanların sevinçten kendilerini yerlere attığını, ezanların bitişini müteakip de, kurbanların kesildiğini söylemişti.

O gün Erzurum’un bir başka yerinde yaşananları Mehmet Kırkıncı şöyle anlatılır: "Erzurum halkı ikindi vaktinden itibaren ezanın aslıyla okunacağını haber aldı. Bütün halk sokaklara döküldü. Bir bayram havası yaşanıyordu. Herkes kurban keseceği ne varsa alıp, Tebriz Kapı mevkiinden Lâlâ Paşa Camii'ne kadar dizildi. Minarelerden Ezan-ı Muhammedi okunmaya başladığı an, herkes sonsuz bir sevince gark oldu. Müftü Solakzade Sadık Efendi, ‘'Ya Rabbi! Ölmeden önce bize bu günleri gösterdin’’ diye hıçkırıklar halinde ağlamaya başladı

(alıntı)

Hiç yorum yok: