Fikir7 Manset Haberler

25 Mayıs, 2007

Cumhurbaşkanı Sezer'den 10 uyarı


Cumhurbaşkanı Sezer'den 10 uyarı

Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, Anayasa değişikliği paketinin veto gerekçesinde, değişikliğin rejime ve sisteme dönük getireceği sakıncaları 10 noktada özetledi. Rejim ve Sistemin neler olduklarini, bunlarin halkin rejimi ve sistemi olup, olmadiklarini nitelendirmeden.
Rejim nedir ?
T.C. nin yönetim sistemi nedir ?
A.N. Sezer´e ve onu Cumhurbaskanligina getiren azinligin düsüncesine göre;
T.Cumhuriyeti; Laik, Sosyal, Demokratik, Atatürk ilke ve inkilaplarina sadik bir rejim ve bu rejime dayali sistemle yönetilmelidir.
"Sözü ve Özü" ifadeleri ile Genelkurmay Baskani Büyükanitta ayni ifadeyi kullanmisti.
Öz ile REJiM, SÖZ ile de bu rejim üzerinde kurulu SiSTEM kastedilmektedir.

1923 te kuruldu bu REJiM ve bu SiSTEM. O günden bugüne kadar Atatürk´ün kurdugu bu Cumhuriyet;
1. Laik Devlet: T.C. Devleti; degil idi. Bugüne kadarda laik olamadi.
Laiklik; din ile devlet islerinin biribirinden ayrilmasi idi öz de ve söz de. Hilafet kurumu kaldirilmadi sadece adi "diyanet isleri reisligi" olarak degistirildi.
Devlet yönetiminin dinden ayrilmasi gerekirken, laiklik adina din düsmanligi yürütüldü bu ülkede sistematik olarak diyanet isleri reisligi araciligi ile.
Laiklik, din düsmanligi olmadigi halde, apacik bu ülkede din düsmanligi yapildi.
ör: Din egitiminin yasaklanmasi, vs..gibi
2. Sosyal Devlet: Bu ülke kuruldugu günden beri sosyal bir devlette olamamis, zengin azinlik ve fakir cogunluk sistemi kurulmustur.
3. Demokratik Devlet: Cok partili sisteme 1946 ya kadar izin vermeyenler, 1946 dan sonrada cok partili sistemle yapilan secimlere hile karistirip manipüle eden, secilmisleri darbelerle uzaklastiran bir devlet yapisi demokratik olabilir mi ?
4 Atatürk ilke ve inkilaplarina bagli Devlet: Atatürk ilkeleri ve inkilaplari eger evrensel ilkelerle örtüsüyorlarsa, bu ilkelere bagimlilikta sorun yoktur. Tüm bu ilke ve inkilaplarin, demokratik ilke ve inkilaplarla örtüsüp, örtüsmedikleride ortadadir.
Türk toplumu; disardan getirtilip, kendisine zorla giydirilen, anti-demokratik hicbir ilke ve inkilabi kabul etmek, buna bagli olmak mecburiyetindedir, eger bu ilke ve inkilaplar anti-demokratik iseler.

Türk Toplumuna bir referandum araciligi ile sormak gerekmiyor mu, bu ilke ve inkilaplari, bugünkü azinlik anlaysisi tanimi ile anti-laikligi, laiklik olarak kabul edip-etmedigini ?

Bu milletin anayasasi ise mevcut anayasa, nasil olurda -degismez kanunlar- icerebilir ?
Eger bu millet, kendi vekillerini secmis Parlementoya göndermislerse, degistirebilmelilerdir Anayasanin her maddesini.

Cogunluklara kendi cumhurbaskanini sectirtmeyen, kendi isine gelenleri atattirtan, bunun adinada Parlemento karari kilifi uyduran bu anayasanin Cumhurbaskanidir Sezer...

Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, Anayasa değişikliği paketinin veto gerekçesinde, değişikliğin rejime ve sisteme dönük getireceği sakıncaları 10 noktada özetleyerek uyarıda bulundu.
Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, 11 Mayıs Cuma günü Meclis tarafından Köşk'e gönderilen Anayasa değişikliği paketini 15. gününde veto etti.
Sezer, veto kararını ve gerekçesini, halkin Cumhurbaskanini secmesini elinden geldigi kadar ertelemek, dolayisile halkin kendi cumhurbaskanini secmesini, secimlere yetistirtirtmemek icin, baska caresi kalmadigindan 15 günlük sürenin dolmasına bir saat kala TBMM Başkanlığı'na gönderdi.
Türkiye Cumhuriyetinin Cumhurbaskani bilmiyor mu, Cumhur=Halk, Cumhurbaskani= Halkin basi oldugunu ?
Halktan neden korkuyor, halkin Cumhurbaskani olmasini bir Cumhurbaskaninin ? Yoksa kendisi gibi bundan sonraki Cumhurbaskanlarininda azinlik bir gurubun atadigi Cumhurbaskani olmasini mi istiyor ?
Veto kararı ve gerekçesi Köşk'ten TBMM Başkanlığı'na saat 16.00'da gönderildi. Sezer, aynı saatlerde İzmir'de sivil toplum örgütü temsilcilerini(kendi kit´alari !!) Hilton Oteli'nde kabul ediyordu.
Değişiklik paketinde yer alan düzenlemelerin rejimi sıkıntıya sokacağını belirten Sezer; cogunluk rejiminin degilde azinlik rejiminin mi sikintiya sokulacagini iddia ediyor ?

Sezer´e göre, daha dogrusu Sezer´i Köske tasiyan, atayan azinlik güc, 10 başlıkta topladigi -rejimi tehlikeye sokma- gerekçeleri:
1- Bu sistem, bir yandan parlamenter modelden uzaklaştırır. Yaratabileceği sorunlar rejimi sıkıntıya sokar.
Bugüne kadarki sisteme göre Cumhurbaskanini Halkin Parlementoya gönderdigi Milletvekilleri secer. (bugüne kadar secmesi gerekirdi ama sectirtilmedi. Buda baska bir gercek !!)
TBMM nin yerine Halk secerse, neden Parlementer sistem tehlikeye girer ? Parlementoyuu da Cumhurbaskanini da Halk secmiyor mu ? Halk Cumhurbaskanini kendi sectigine sectirtme yerine, kendisi sececek Cumhurbaskanini.
Yoksa bugüne kadar Parlemetonun secmesi gerekirken, Parlementoya -binbir alicengiz oyunuyla-nasil sectirtmedilerse, kendileri atadiysalar, ayni oyunu oynamaya devam etmek mi istiyorlar ?
Halkin Cumhurbaskani secmesinin Rejimi sikintiya sokacagini söylüyor ve uyariyor Sezer. Halka ragmen bir rejim ise bu rejim ki, degildir, neden korkuluyor halktan. Halk istiyorsa herseyi degistirir. Yoksa Sezer´ in baskanligini yaptigi bu kücük azinligin kendine has rejimi, halkin istedigi rejimden üstünmüdür ?
Halk icindir, halktandir hersey demokrasilerde. "Hakimiyet kayitsiz, sartsiz milletindir" demokrasilerde. Bu nedenledir ki, halkin rejiminden korkan azinliklar, cogunlugun rejimine boyun egmek mecburiyetinde degilmidirler demokrasiye göre ?

2- Bir yandan güçlü bir Başbakan, bir yandan geniş yetkilerle donatılmış ve halk tarafından seçilmiş bir Cumhurbaşkanı siyasal yönden iki başlı yürütme erki yaratır.
Halk Cumhurbaskanini, Parlementoyu secerse, Parlementoda Basbakani, Hükumeti secerse, burada karsitlik nasil mümkün olabilir ki ?
Parlementonun cogunlugunu, dolayisi ile Hükumeti, Basbakani secen halk nasil olurda, bunlarin disindaki bir adami Cumhurbaskani secebilir ki ?
Cumhurbaskaninin ve Hükumetin ayni partiden olacagi nasil anlasilmaz ki ?
Cumhurbaskani ile Basbakan arasindaki yetkiler zaten degistirilmemektedir bu Anayasa degisikligi ile.

3-Cumhurbaşkanı'nın halk tarafından seçtirmek, yürütme organının iki kesimini de siyasallaştırır, cumhurbaşkanını denge ve istikrar unsuru olmaktan çıkarır.
Ne Türkiye´de ve nede dünyanin baska bir ülkesinde hicbir Cumhurbaskani siyasi bagimsiz degildir ve olamazda.
Sezer´in CHP yanlisi olmasi gibi...Kendi ifadesi ile mevcut rejimin ve sistemin taraftaridir Sezer. Bu bir bagimliliktir ve bu yanliligi Sezer kabullenmektedir zaten.
Hicbir Cumhurbaskani bu ülkede ve dünyanin baska bir ülkesinde yürütmenin siyasi olmadigini iddia edemez. Yanlilik prensibi ile bagdasmaz bu. Yönetim; siyasi temellere oturtulmustur demokratik ülkelerde.
Cumhurbaskanlarinin demokratik dengeyi, siyasal farkli yapi icerisinde saglama görevi vardir ek olarak. Maalesef Cumhuriyet döneminde hicbir Cumhurbaskani denge ve istikrar konusunda basarili olamamistir. Yürütmenin denge ve istikrarda yürümesi; ancak hükumetle uyumlu calisan bir Cumhurbaskani ile mümkündür.
Bugüne kadar Türk Milletinin basina, "tarafsiz Cumhurbaskani" olarak azinlik tarafindan gönderilen, atanan hicbir Cumhurbaskani, Cumhur´un Baskanida olamamistir.
"Denge ve istikrar" demek, "askeri darbe" demektir Türkiye Cumhuriyetinde. Cumhurbaskanlari, Cuntacilara boyun egerek, kötü örnek olmus, bilakis denge ve istikrari yok eden sivilizasyondan nasibini almayanlarla isbirligi yapmislardir.
Yani halklarini, darbecilere satmislardir.

4-Halk tarafından seçilen cumhurbaşkanı, Türk Ulusu'nun birliğini temsil gücünden yararlanarak "yürütme organı" dışında ulusal egemenliği kullanan bir makam durumuna gelebilecektir.
Azinliklarin Cumhurbaskani egemenlik hakkini kullanirsa problem yokta, nasil oluyorda cogunluklarin cumhurbaskaninin egemenlik hakkini kullanmakta problem olabiliyor ?
Yoksa azinliklarin, cogunluklar üzerindeki egemenlik haklarini mi bu azinlikcilar kabullenemiyorlar ?
Eger bu ülke Türkiye Cumhuriyeti ise, bu ülkenin egemenlik haklarini da bu Türk Milleti eline gecirirse, kimin hakki zay olabilir ki ?
Yoksa bu ülkede gayr-i mesru, kendini TÜRK olarak pazarlayan bir azinlik varda, Türk Halkinin üzerindeki egemenligini mi kaybetmek istemiyor ?

5-Halk tarafından seçilen Cumhurbaşkanı'nın, ya dengelenemez bir iktidar gücü yaratılmasına; ya da çekişmelere ve Devlet otoritesinin zayıflayıp bölünmesine neden olabilecektir.
Demokrasilerde, demokratik yasalarla düzenlenir DENGE. Bu dengeye, Parlemento disindaki hangi Cumhurbaskani katkida bulunmustur ki ?
Sezer ile dengesizliklerin maximumlari yasanmamismidir ?
Dengesizliklerin ana kaynaginin; bir azinligin halki ezmek icin Türkiye Cumhuriyeti yönetimini binbir oyun ile 1922 den beri, halkin istegine karsi elinde tutmasi oldugu neden kabullenilmiyor ki ?
"Dirlikten birlik dogar" der bir Atasözü. Halkin sectigi her insan ve bu insanlarin olusturdugu devlet icinde birlik olur.
Bugün icerisinde bulundugumuz düzende azinligin Cumhurbaskani ve ona bagli kurum ve Kuruluslarla HALK arasinda bir kavga vardir. Cumhurbaskanin halk tarafindan secilmesi ile, Tüm Kurum ve Kuruluslar ve Parlemento arasinda dirlik ve birlik olacaktir. Cünkü halkin secmedigi gizli gücler tasfiye edilmis, atilmis olacaktir bu halkin basindan.

6-Cumhurbaşkanı'nın halkoyu ile seçilmesi, tam çatışma ya da tam bütünleşme sonucunu doğurabilecek, bu da devlet düzeneğine zarar verecektir.
Tam catismaninda, tam Bütünlesmeninde ne oldugunu bilmiyor Sezer. Bütünlesmenin, sadece dirlikten, birlikten gececegini nasil bilemez ?
Bugün tam catisma vardir T.Cumhuriyetinin yönetiminde. Cünkü Halk ile dolayisi ile Parlemento ile azinligin atadigi Cumhurbaskani ve ona bagli devlet Kurum ve Kuruluslari arasinda bu ülke 2 ye bölünmüs ve 1922 den beride biribirileri ile catismaktadirlar.
Cumhurbaskaninin halk tarafindan secilmesi ile otomatik olarak, Cumhurbaskaninin atadigi kurum ve kuruluslarda halkin emrine gecmis olacaktir.
Parlemento halktan, Cumhurbaskani halktan, Kuerum ve kuruluslarda bu halkin sectiklerinden oldugunda, farklilik nerede kalir ki, catisma olabilsin ?

7-Cumhurbaşkanı seçimini öneren ve sağlayan partiye olan gönülborcu nedeniyle yansız ve bağımsız davranamayacaktır.
Cumhurbaskanlarida insandirlar ve Tarafsiz olamazlar. Mümkün oldugu kadar tüm halki kucaklamalari gerekir. Bunuda yine anayasanin maddeleri düzenler.
Cumhurbaskani secilecek kisi, Avrupa ülkelerindeki tecrübelere bakilirsa, cogunluk partisinden biri olabilecektir.
Nasil ki, Sezer kendisini oraya atayanlara gönülborcu nedeni ile bagimli davranmistir. Halkin sececegi Cumhurbaskanida partisinin ilkelerine bagli olacaktir.
Bagimli-Bagimsiz masallarini yemiyor artik bu millet...

8-Cumhurbaşkanı ile yönetim arasında yönetim krzi çıkacaktır. Krizi önleyecek düzenek olmaması rejime zarar verecektir.
1922 yilindan beri halkin secmedigi Cumhurbaskanlari, Devlet Kurum ve Kuruluslari ile Halk ve halkin sectigi Parlemento arasinda krizlerin krizlerini yeteri kadar yasadi bu ülke. Bundan kötüsü mü olabilir ki ?
Halkin dinine, imanina, kültürüne karsi olan bir sistem ve onun rejimi calkalamadimi bu ülkeyi 1922 den beri ? Darbelerin gerekceleri bunlar degilmiydi ?
Cumhurbaskani ile Parlemento ve Devlet Kurum ve Kuruluslari arasindaki mevcut düzene itirazi olmayan Sezer, nasil oluyorda Halkin sectigi bir Cumhurbaskani ile kendi arasinda fark görebiliyor ? Kendisi Cumhurbaskani ise aradaki düzenekler DOGRU..Halkin Cumhurbaskani icin ise, bu düzenekler yeterli.
Yoksa Azinliklarin elinden egemenlik gitmesin diye, Cumhurbaskaninin yetkileri baska birine verilerek, bu ülkede 2 baslilik devam mi ettirtilmek isteniliyor ?

9-Sistem irdelenmeden yalnızca Cumhurbaşkanı seçimine indirgenen değişiklik, anayasal düzeni sorunlu duruma getirecektir.
Sistemin irdelenmesini bu millet 1923 ten beri yapmakta ve cözümün "Hakimiyet kayitsiz, sartsiz millette" oldugunu görmekte ve bilmektedir.
Simdiki Cumhurbaskaninin yetkileride Halkin Cumhurbaskaninda olmalidir.
Azinlik Baskani Sezer´e cok olmayan yetkiler, Halka gelince cok olabiliyor. Azinliklar acisindan Halka hersey cok...O kimki ? Koyun...
Halk cogunluk olduguna göre, demokrasilerde cogunluk hükmeder. Bunu da azinliklarin bilmesi sart olmustur.
Anayasal düzende hicbir problem olmayacak, bilakis bu yetkilerle techiz edilmeside sarttir bir Cumhur´un Cumhurbaskaninin.
Azinliklarin Baskani Sezer istiyor diye, Halkin Cumhurbaskaninin yularini kendilerinin ellerine verecek kadar aptalmidir yoksa bu millet ?

10-İkinci kez seçilebilme kaygısı, görev ve yetkilerini kullanırken ödün vermesi ve baskılara boyun eğmesi sonucunu getirecek. Bu durum cumhurbaşkanının yansızlığını zedeliyecek istikrar ve denge sağlayıcı işlevini anlamsız hale getirecek.
Ikinci kez secilebilme kaygisi ile yandaslarina gönülborcu ödeme arasinda ne fark vardir ki ? Ikisindede bagimlilik, yanlilik vardir.
Ama cogunluklara hesap verme korkusu olan bir Cumhurbaskanininda, halkina kötü seyler veremeyecegi acikca ortadadir. Buna karsilik Sezer; sadece kendisini secen bir azinligi doyurmak zorunlulugunda idi. (CYDD, ye ve ADD ye verilen bagislar, vs..gibi)
Sezer kücük bir azinliga hesap verirken, Halkin Cumhurbaskani kendisini secen büyük bir cogunluga hesap verecektir ki, bu da Sezer´in Kalka karsi sorumsuz ve korkusuz olmasi sonucunu doguruyordu.

Sezer Bey´in herseyden önce kendini gelistirmesi, 1922 li yillarin karanliklarindan cikmasi gerekir.

Demokrasilerde tarafsizlik, bagimsizlik yoktur. Mümkün oldugu kadar tarafsizlik ve bagimsizlik vardir.


Anka

Hiç yorum yok: